Ancak, son yıllarda Batı'nın Müslümanlara karşı gerçekleştirdiği saldırılar, bu iddianın ne kadar boş olduğunu gözler önüne sermiştir.
Bu saldırılar, yalnızca fiziksel şiddetten ibaret değildir. Aynı zamanda, Müslümanların yaşam tarzları ve inançlarını hedef alan ayrımcılık, nefret söylemi ve propaganda da bu saldırıların bir parçası haline geldi. Kuran-ı Kerim yakma eylemlerine dahi düşünce özgürlüğü kılıfı takacak kadar insan düşer mi?
Hele ki adaletten bahseden Avrupa Birliği üyelerinin belli kısmı şuan İsrail'in Gazze saldırılarında resmen yapılan soykırıma arka çıkmaları bunun en net göstergelerinden biri oldu. Biz PKK ile mücadele ederken hem onlara destek sağlayan hem de bize insan hakları hakkında ders vermeye kalkan ABD ve Avrupa Birliği siyasileri şimdi kalkıp dalga geçer gibi Gazze saldırılarında ölen binlerce sivili görmezden gelip arka arkaya destek açıklaması yapıyor. Siz değil miydiniz bize PKK operasyonlarında sivilleri öldürüyorsunuz yalanını atan? Tırlar dolusu mühimmat ile teröristleri destekleyen? O uluslararası hukuk safsatalarına ne oldu? Bu uluslararası hukuk konu Müslümanlar olunca işlevini mi yitiriyor?
Bizler kendi değerlerimize sahip çıkmak zorundayız. Bu coğrafya da uzun yıllar yaşamak istiyorsak güçlü olmalıyız. Çünkü bunların Uluslararası Hukuk dedikleri şey güç kimdeyse onun haklılığını savunan bir maske. Maalesef bu maskeleri düştü. Ya bu topraklar da güçlü oluruz ya da Batının insafına kalırız.
